Geçtiğimiz ay "Arkadaşım Max" ile seyirci karşısına çıkan, popüler sinemamızın genç kuşak yönetmenlerinden MURAT ŞEKER, önümüzdeki aylarda bir kara mizah örneğiyle sinemaseverlerin karşısında olacak.

Sinemada izlediğiniz ilk filmi hatırlıyor musunuz?
Ailem gerçek bir sinemasever aile olduğu için sinemaya altım bezliyken gidiyordum. Hayal meyal hatırladığım bir Alain Delon filmi var ilk hatıra olarak ama adını hatırlamıyorum.
Sizi en çok etkileyen yönetmenler kimlerdir?
Türkiye'den Ertem Eğilmez ve Metin Erksan, Yurtdışından da Blake Edwards, Andrey Tarkovski ve Stanley Kubrick.
Unutmadığınız filmler nelerdir?
Beni zehirleyen film Andrey Tarkovski'nin "Stalker" adlı filmidir. Onu seyrettikten sonra sinemacı olmaya karar vermiştim. Yaptığım filmler O'nun filmlerinden çok daha farklı ama bu sevgiyi bana enjekte eden oydu.
Hangi oyuncuları beğeniyorsunuz?
Benim dünya sinemasından favori ikilim Marcello Mastroanni ile Sophia Loren. Audrey Hepburn bir ikon olarak, güzelliğiyle, narinliğiyle, hep bir adım öne çıkıyor. Eskilerden Robert DeNiro'yu, günümüzden de Edward Norton, Russel Crowe ve Johnny Deep'i çok beğeniyorum. Kadınlardan da favorim Jennifer Lawrence.
Sinema eleştirmenlerini takip ediyor musunuz?
Düzenli olarak takip etmiyorum. Kalemiyle beni müptela eden bir sinema yazarımız yok. İyi yazarlar var, denk gelince okuyorum. Sinemacı olarak, okuduğumuz yazıda zihin açıcı bir etki bekliyoruz; sadece beğendim-beğenmedim, olmuş-olmamış gibi eleştirileri fazla yaratıcı bulmuyorum.
Filme giderken hangi kıstas sizin için önemlidir? Yönetmen mi, oyuncu mu, konu mu?
Yapımcılık da yaptığım için iyi bir projeyi hissedebiliyorum. Bir afiş, bir fragman görünce "Bu farklı bir film, bunu görmeliyim" diyorum. İkinci kriter tabi ki yönetmen. Takip ettiğim yönetmenler var. Kendi janrımla ilgili olarak Woody Allen'ın filmlerini hiçbir zaman kaçırmam. Oyunculuğa gelince her halde önümüzdeki beş yıl Jennifer Lawrence'ın filmlerine karşı bir zaafım olur diye tahmin ediyorum.
Sizin için çok özel bir sinema salonu var mı?
Vardı, Emek Sineması'ydı... Tazyikli su yedik, biber gazı yedik kurtarmak için. Kaldı ki ben "Aşk Geliyorum Demez"i zaten bu sebeple yapmıştım. filmde sinema değil de bir hanın yıkılması söz konusuydu. Emek Sineması daha lisedeyken festival filmleri izlediğim sinemaydı. Makinistimiz Mustafa Abi, paramız yok diye bizi içeri alırdı, defalarca makine dairesinden film seyrettik. Böyle sayarsam ağlarım zaten.
Çocukken ne olmak isterdiniz?
Astronot. Babam uçak teknisyeniydi, sürekli uçuşta olduğu için gözüm gökyüzündeydi. Hala da hevesim var ama yaşımız geçiyor.
Sabırsızlıkla beklediğiniz bir film var mı?
Iron Maiden'i bekliyorum...
Yeni bir sinema projeniz var mı?
Erler Film ile bir film çekeceğiz. Adı "Hayat Sana Güzel"; bir müteahhitle ilgili kara komedi olacak. Sonbaharda gösterime girecek.
Yorum Gönder